Powered By Blogger

18 Aralık 2010 Cumartesi

Bir İmparatorluğun Ölümü

Bir İmparatorluğun Ölümü
Author: Paul Dumont,François Georgeon Translator:Server Tanili
Publisher: Cumhuriyet Yayınları Publication date: 1997
Number of pages: 144 Format / Quality: PDF
Size: 1,9 Mb Language:Turkish

Password: turklib

Quote:
Paul Dumont Lübnan’da doğan (1945) ve çocukluğunu İstanbul’da geçiren bir Türk Dili Edebiyatı ve Uygarlığı profesörüdür.
CNRS’te araştırmacı olarak çalıştıktan sonra 1989-99 yılları arasında Marc Bloch Strasbourg Üniversitesi’ne bağlı Türk Araştırmaları Bölümü ve CNRS’e bağlı olan İç Asya Türk ve Osmanlı Dünyası Araştırmaları Merkezini yönetti. Şimdi İstanbul’da Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü’nün müdürlüğünü yapmaktadır.Gilles Veinstein ile birlikte de Türk araştırmaları dergisi olan Turcica’nın ortak yönetmenidir.Çağdaş Türkiye tarihçisi olan Dumont, Osmanlı sosyalizmi ve ilk Türk komünist örgütleri üzerine de çalışmalarının yanında Osmanlı masonları tarihi ve iki savaş arasında politik tarih üzerine de çalışmalar yayımlamıştır.
François Georgeon 1942’de doğdu. École des langues Orientales’i bitirdi. Centre National de la Recherche Scientifique (CNRS)
bünyesindeki “Türk ve Osmanlı Ara?tırmaları Bölümü”nün yöneticisidir. Osmanlı İmparatorluğu ve modern Türkiye tarihi üzerine çalı?maları olan Georgeon’un ba?lıca eserleri: Aux origines du nationalisme turc, Yusuf Akçura (1876-1935), Paris, ADPF, 1980;Des Ottomans aux Turcs, naissance d’une nation, Istanbul, Isis, 1995; Abdülhamid II – Le sultan calife, Paris, Fayard, 2003.
Editörlük: Doğu’da Kahve ve Kahvehaneler, İstanbul, YKY, 1999; Doğu’da Mizah, İstanbul, YKY, 2001.
Devrim ve tepki :
Niyazi Bey’in yandaşlanyla dağa çıktığı günden beri Makedonya’da karışıklık durmamış, artmıştı. III. Ordu’nun öteki genç subayları, bu arada Hilmi Paşa’nm kurmay başkanlığına bağlı Binbaşı Enver Bey de onun örneğini izlemişlerdi.
Bu ayaklanma eylemlerinin çoğalması, bu sözdinlemezlik hareketinin başına geçmeye götürüyordu İttihat ve Terakki’yi. Elindeki hafiye şebekesiyle söz konusu gelişmelerden haberdar olan Abdülhamit, gizli polisini harekete geçiriyor, soruşturma heyetleri yolluyordu; ne var ki, İttihat ve Terakki Komitesi, sultanın ajanlarının maskelerini çabucak indiriyor ve safdışı ediyordu.
1908 Temmuzu’nun başlarında, Saray’ın adamlarına karşı öldürmeler artınca, Abdülhamit, gitgide açıkça bir başkaldırıya dönüşen hareketi bastırmak amacıyla, bir ordu göndermeye karar verdi: Ayın ortalarına doğru, Anadolu’dan
Makedonya’ya 18.000 asker yollandı. Ne var ki, ayaklanmayı
bastıracak yerde, onunla birleşti gönderilenler. Devrimin dönüm noktası oldu bu: O tarihe değin, Jön Türk subayların ayaklanması, uzun yıllardan beri çetelerin eline düşmüş bir Makedonya için hemen hemen sıradan bir olaydı. Anadolulu askerlerin kopup ayrılmaları ise, durumun, Saray’ın denetiminden
bütünüyle çıktığı anlammaydı artık. 20 ve 23 Temmuz günleri arasında, İttihat ve Terakki Komitesi’nin çekip çevirdiği subayların ve Müslüman halktan sivil insanların önayak oldukları ayaklanmalar görüldü Manastır’da, Serez’de,
Üsküp’te, Firzovik’de. Anayasanın yeniden yürürlüğe konmasını isteyen bir telgraf yağmuru boşandı Yıldız’m üstüne; bu olurken, ordu da, sultanın uymaması halinde, İstanbul’a yürüyeceği tehdidinde bulunuyordu. Aslında, 23
Temmuz’da, Manastır’da ve Makedonya’nın öteki birçok kentinde anayasa kendiliğinden ilan edilmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder